28 Ağustos 2009 Cuma
2. Olmak ya da Olmamak...
1.Torba: Mancester United
2.Torba: CSKA Moskova
3.Torba: Beşiktaş
4.Torba Wolfsburg
Bu gün gazeteleri incelediğimde 1.torba kim çıkarsa çıksın aşşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık durumu olduğunu zaten anlamıştım.Bu yüzden Mancester United çıkmış Barça çıkmış çok da fark etmez.8,9 gol yemeyelim de...
2.Torbada Porto,Lyon,Rangers,Alkmaar ve CSKA diğerlerine göre daha zayıp görünüyordu ancak bunların içinden istemediğim tek takım futbol dahisi Zico'nun başta olması sebebiyle CSKA'ydı.Onu çektik.Umarım korktuğum gibi olmaz.
4.Torbada zaten bu takımı çekmek intihar gibi bir şeydi ve tabii ki bu şansla onu da çektik.Wolfsburg geldi.O da hoş geldi.2. olmak da Beşiktaş'ın elinde 2. olamamak da...
Zor sayılacak bir torbadayız.Takımın performansına bakarak diyebilirim ki grup maçları başladığında takım formunun zirvesinde olur.Buna rağmen Mustafa Denizli'nin Fenerbahçe'deki Şampiyonlar Ligi karnesine bakaraktan diyorum ki UEFA bile başarıdır...
27 Ağustos 2009 Perşembe
Haydi bakalım erler meydanına
A, C, F gruplarında olmamamız güzel oldu. Ancak G, H, E grupları da gözüme güzel görünmüştü. Bence bizim grubumuz sürprize açık bir grup. Takımları haftalık performansından bağımsız düşünürsek ikincilik için üç aday olduğunu görebiliriz. Ama önemli olan oynadığınız futbol. Benim hesaplarıma göre en az 4, en fazla 7 puan alabiliyoruz. Çıkmamıza yeter mi bilmiyorum...
NOT: Galatasaray olsaydı muhtemelen G grubuna düşerdi.
Kura zamanı
Eveet, zaman geldi çattı. Yeni bir Şampiyonlar Ligi sezonunda yarışacağımız rakiplerimiz belli oluyor. Daha önce bir tık ilerleyemediğimiz, hatta UEFA'ya bile sapamadığımız ŞL'de üste terfi etme zamanı geldi gibi geliyor.
3. torbadan kuraya gireceğiz, bu iyi bir şey ancak; üçüncü torbanın en altında olmak gelecek zamanlar için sıkıntı verici. En azından bir ikinci tur görmeliyiz ki önümüzdeki 5 sene için cebimizde birikmişimiz olsun.
Daha önce de vurguladığım gibi, dünyanın en ateşli 10 stadı arasına girmemiz ve hafızalarda yerimiz olması nedeniyle rakibimiz kim olursa olsun İnönü'de bizden çekinecekler. Yani 1. torbanın ilk dördü dahi çıksa buraya gelirken desturla gelecekler ki bu da en az beraberlik fırsatı doğurur.
Bir kaç tane grup örneği yazarak belki heyecanımı yatıştırabilirim:
Zorlu
Chelsea
Real Madrid
Beşiktaş
Wolfsburg
İdeal
Arsenal
İnter
Beşiktaş
Zürih
Nerde o günler
Sevilla
Rangers
Beşiktaş
Debrecen
26 Ağustos 2009 Çarşamba
Dip Not
"Bu sezon ikinci ligden Süper Lig'e terfi ettiler, 8’i yabancı 23 tane oyuncu getirdiler takıma... İkinci ligdeyken zaten sadece 3 Diyarbakırlı vardı kadroda, şu anda yalnızca bir tane kaldı. Onun da adı ne biliyor musun: 'Barış' ... Bu Barış var ya, 22 yaşında daha. Annesi ev hanımıymış, babası da ne iş olursa yapıyormuş işte... Barış, futboldan kazandıklarıyla bir ev almış ailesine, o evde hep beraber yaşıyorlarmış şimdi. Ailesine bakabildiği için çok mutluymuş da, bir tek neye üzülüyormuş biliyor musun: Diyarbakırspor formasıyla bir deplasmana gittiklerinde 'PKK dışarı' diye bağırılmasına... En güzel arzuhalci, Başbakan’a şunu demeyi unutma olur mu, eğer bundan böyle herhangi bir tribün Diyarbakırsporlu çocuklara böyle bir tezahürat yaparsa, barışın içten içe yara aldığını unutmasın... Barış’ın da..."
Uğur Meleke/Sezen'e açık mektup yazısından...
23 Ağustos 2009 Pazar
ERKEN TANI HAYAT KURTARIR...
Geçen sezonu şampiyon tamamlamış bir takım Ankara'ya ayak basmış...O maçı kaçırmak olur mu?Tabii ki olmaz.Biz de bir kaç gün önceden kale arkası biletlerimizi temin ettik ve maç saatinden yaklaşık bir saat önce stattaki yerimizi aldık.Aslında amacım bütün bir maçı Çarşı'nın içinde izleyip onlarla ilgili izlenimlerimi aktarmak ve maçın teknik-taktik yönünü diğer yazarlara bırakmak amacındaydım.Görünen o ki yazılacak pek bir şey yoktu bu maçta.Hem tribünde hem sahada iyi bir ortam yoktu ...
Maçı stattan izlemenin en iyi yanı oyunun tamamını görebiliyorsun.Oyuncuların hareketlerini, müdahalelerini, paslarını, kaçmalarını daha iyi gözlemliyorsun.Amacım yeni oyuncuları yorumlamaktı biraz da ama yorumlanacak bir takım yoktu ortada.Ferrari gün geçtikçe takıma daha çok ısınıyor.İlk yarı takım oyun oynamadığı için Fink hakkında pek bir şey diyemeyeceğim.Erhan Güven,ikinci yarıda yerine giren Rıdvan'a nazaran daha oturmuş bir oyuncu.Özellikle kanat etkinlikleri kuvvetli olan takımlarla oynarken Erhan,beklerin de hücuma katkı vermesi gereken zamanlarda Rıdvan oynamalı kanaatindeyim.İsmail Köybaşı ise oyuna en son alınan oyuncuydu.Az izleme fırsatımız olmasına rağmen yine fena değildi.Nihat hala vasat oyununu aşmamakta ısrar etse de hala bir umut beslemekteyim iyi olacağına dair.Uğur İnceman'ı ise ilk defa ilk 11 başladığı ve 90 dakika oyandığı bir maçta izliyorum.Çok koşuyor ama bir üretkenlik yapamadıktan sonra bir işe yaramıyor.Yani sırf çok koşuyor diye Uğur'u takıma almak saçma olur.Eğer çok koşanlar takımada yer bulsaydı Elvan Abeylegesse hepsinden daha iyi oynardı...
Öyle görünüyor ki bu takım bu sene biraz zor şampiyon olur.Karşısında geçen sezonki gibi bir Gs ve Fb yok.Tam aksine Beşiktaş'tan daha iyi bir takımlar ve daha hazır görünüyorlar.Bu da Beşiktaş'ın şampiyonluk ihtimalini yeterince zora sokuyor.Beşiktaş sahada tat vermeyince tribündekiler de tezahüratlarının boşa gittiğini anlayınca maçın bazı bölümünde sustu.Hatta taraftar o kadar bunalmıştı ki kötü futboldan ilk defa Çarşı tribünlerinin tam ortasında duran taraftarların oturduğunu gördü bu gözler.Suçu taraftarda bulmak yanlış.Takımını elinden geldiği kadar destekledi ama gerek takımın kötü performansı gerekse kale arkası tribününün tam ortasına çekilen telin taraftarı iki parçaya bölmesi taraftarın da performansını azalttı...
Beşiktaş'ın tüm moralimi alt üst etmesiyle beraber 'Beşiktaş bizi yine kanser edecek' diyorum sürekli kendime.Teşhisi koyduk.Keşke yönetim bu teşhisi bir kaç gün önce koysaydı da şu Delgado'nun lisansı askıya alınıp yerine adam gibi bir oyun kurucu-10 numara- alınsaydı.Nitekim yönetim bu teşhisi koymakta geç kaldı ve bu takım bizi bu sene kanser edecek.Umarız bu sene içinde bu teşhisi koyarlar ki sene sonunda hala Beşiktaş yönetim kurulunda hayatlarına devam edebilsinler.Yoksa işleri çok zor olacak.Unutmasınlar ki 'erken tanı hayat kurtarır'.Aslında gönlüm keşke bir şey yapmasalar da değişse artık şu yönetim.
20 Ağustos 2009 Perşembe
Deme yaa
18 Ağustos 2009 Salı
Azizbahçe
Velhasıl yukarıdaki fotoğraf, koskoca kulübün Aziz'in bahçesi olduğunun somut bir kanıtı oldu.
Resimdeki adamlar
17 Ağustos 2009 Pazartesi
BEŞİKTAŞ VE BEKLENTİLER...
7 Ağustos 2009 Cuma
Avrupa ve Biz
Tribün Dergi'nin buradaki yazısının söylediğine göre Beşiktaş, Avrupa'nın en büyük 10 liginde en az gol atan şampiyonlar arasında 1.76 gol ortalamayla üçüncüymüşüz. Yine aynı lig portföyünda 0.88'lik ortalamayla en fazla gol yiyenler arasındaymışız.
Ş.L. gol kralımız 4 golle Oktay'mış. 97/98 senesinde PSG-Göteborg-Bayern Mün grubunda coşan Oktay'dan sonra hala bir baba yiğit çıkıp da sazı eline alamamış. Bunda ortalama 3-4 aralıklarla Ş.L'e gitmenin ve kadroyu sürekli koruyamamanın getirdiği nedenler yatıyor ama yine de üzücü bu akıbet.
Evet Liverpool'a, Leeds'e ve Barcelona'ya karşı oynadığımız ve çoğumuzu ruh hastası yapan maçları yaşadık. Ama Ş.L'nin en iyi 4 takımından sayılan Chelsea, Barcelona ve Liverpool'u yenmişliğimiz de var. Yani biz Avrupa için dengesiz bir takımız. Onlar için bir Nantes, bir Newcastle, bir Villareal'iz. Bu da bizden çekinmelerini sağlıyor. Özellikle İnönü'den çekindiklerini kendileri de söylüyor zaten.
Üçüncü torbadan ve direk olarak katılacağımız ve 4. kere tecrübe edeceğimiz Ş.L.'nin bizim için uzun bir maraton olmasını, 2010 yılında da Avrupa mücadelesini sürdürmeyi temenni ediyorum.
3 Ağustos 2009 Pazartesi
Deme yaa
Süper Kupa Notları
- Fenerbahçe'yi tebrik ederiz.
- Maçına adamı Alex değil, Sivok'tur.
- Sezon başı olması nedeniyle 90 dakikalık futbol süresinin ancak 20'sinde futbol izleyebildik.
- Nobre'nin orta saha hatta ön libero, Bobo'nun sağ açık oynamasıyla bizim takımın gol atacak santraforunun kim olduğunu anlayamadım. Sonradan giren Nihat ve Holosko da aynı şekilde kaleden uzak hücumculardı.
- Nihat'ın hazır olmadığını görük. Bunun yanında Nihat'ı takıma monte etmek için Tello'ya hafiften kıyıldığını hissettim. Nihat'ı daha serbest yapmak adına Tello kanada itilince o da yerini yadırgadı. Bu sezon öncesi iyi bir sinyal değil.
- Savunma hattında Fink çabukluğuyla dikkat çekerken, savunmanın sağlamlığı gözüme çarptı.
- Ferrari ve Nihat'ta "ulan nerden geldim, niye gelim buraya" der şaşkınlık ifadesi yakaladım bir kaç kere. Hala bu takımın elemanı olduklarına bile şaşırıyorlar.
- Süper kupada lig ve kupa şampiyonunun oynamasına evet ama ikisi de aynı takımsa bence lig ikincisinin süper kupada oynaması daha mantıklı. Neticede 34 haftalık maratonun kaybedeni daha çok iş yapmış gibime geliyor.
- 18 takımlı ligimizde hala neden ağustosun başında ligin başladığına akıl sır erdiremiyorum. Bana kalırsa lig eylülün başında başlamalı ve süper kupa da eylülde oynanmalı. Öyle olmayınca bu şekilde kısır maçlar izleriz.
- Bana göre iyi oynadığımız ve mağlubiyeti haketmediğimiz bir maç oynadık. Zaten en büyük başarı da 4 süper kupa finalinin üçündü oynayabilmek.
- FOX TV'de maç izlemek bir işkenceydi. Ersun'u hadi geçtim ama iki kelimeyi toplayamayan Bülent Korkmaz'ın yorumcu diye gazlanmasını anlamadım. O da zaten bu eline yüzüne bulaştırdı(hücumsal bölge neresiyse..)
- Maçı Twetter'dan canlı aktardım ama kimsenin takip ettiğini sanmıyorum:) Olsun Türkiye'nin ilk spor ve futbol tweet'çisi olmak böyle bir şey olsa gerek.