Beşiktaş şampiyonluk yolunda olmak ya da olmamak maçında Trabzon'la berabere kaldı. 1-1. Son yılların en iyi Beşiktaş'ını seyrettik desek abartmış olmayız. Ama gelin görün ki korkak Mustafa Hoca çift ön liberolu Ernst- Cisse ve tek santrafor Nobre'yle maça başladı. Koca bir ilk yarı da boşa gitti. İkinci yarı Bobo ve Delgado'nun sahaya sürülmesiyle daha cesur ve atak oynayan bir Beşiktaş izledik...
Mustafa Denizli sahaya yine değişik bir kadroyla çıktı. İdeal on bir denilen kavram Mustafa Hoca'nın kabul edebildiği bir gerçek değil. Her maçta yeni ve değişik bir kadronun sahaya sürülmesinin mantığı ne olabilir ki ? : İnceleyelim.
1) Hoca bütün futbolcularla iyi geçinmek ve onlara sevimli görünmek gibi mantık içinde olabilir.
2) Hocanın elindeki kadro o kadar iyidir ki hoca hiçbirinden vazgeçemez. Bir hafta O, bir hafta bu idare ediyordur.
3) Hoca kendi büyüklüğünü kavrayamayan küçücük düşünceler içerisindedir ki bunu da "Rakibe göre sistem-kadro oluşturmak " gibi genel ifadelerle açıklar
Bizce tamamı genel anlamda yanlış düşünce ve davranışlardır bunlar. Öncelikle her Takımın ideal bir 11'i olmalıdır. Sakatlıklar, kupa maçları, formsuzluklar dışında bu kadroda istikrar tabii kadroya inanıyorsan başarıyı getirir. Rakibe göre kadro ve sistem zırvalığına gelirsek. Bu düşünce'nin tamamı doğru ya da tamamı yanlış değildir. Elbette Konyaspor, Kocaeli ya da Barcelona, Milan'la ya da Arsenal'le oynarken farklı sistem ve taktik uygulayacaksın. Ama sen Beşiktaş'san, eğer, sen kendine '' Ben büyük kulübüm'' diyorsan Türkiye liginde oynayacağın maçlarda rakibe göre sistem,taktik ve kadroda oynama yapıyorsan ya sen denildiği kadar büyük kulüp değilsindir; ki Beşiktaş büyük kulüptür. Ya da bu işin hesabına kitabına girip, olaya tamamen duygusal bakıp! küçük bir hoca mantığını sahaya sürüyorsundur.
Beşiktaş büyüktür Mustafa Hoca sen kendi kafanı düzelt, korkma, cesur ol. Korkmamayı, takımına hücum oynatmayı kompleksi kafalara ve bu ülke futboluna sokan, rakip kim olursa olsun % 51 diyen sendin. Şimdi ne oldu ? Ne değişti de bu kadar korkak ve pasif bir kadroyla mücadele ediyorsun. Sanıyorum Denizli'de bitti, denizde... Sadece birileri sezon sonu kral çıplak diyecek hepsi bu...
Trabzon teknik adamı Ersun Yanal bu sezon oynadığı hemen hemen bütün maçlarda Yattara, Umut Bulut ve Gökhan Ünal'ı içeride- dışarıda cesurca yan yana oynattı ve lider. Peki Mustafa hoca ne yapıyor ? Defansını sağlam tutmak adına Cisse-Ernest ya da türevlerini yan yana oynatarak Nobre'yi ileride tek ve yalnız bırakıp, Bobo gibi bu takımda ölüsü oynayacak adamı kenarda bekletiyorsun. Peki sahaya sürdüğün kadro doğru ve işlevselse, yenik duruma düştüğün anda ya da takım mağlupken Bobo'yu sahaya sürmen nasıl açıklanabilir ki. Bu takımın direkt on birinde Bobo'da,Nobre'de ve formsuz değilse Holosko'da oynamalı hoca. Bu üçlüyü yan yana oynatma becerisini göstermelisin...Onların defansif, zayıf yanlarını tolere edecek bir kadroyu oluşturmak da bizim değil senin görevin. Çünkü Büyük Hoca olan sensin...
Bu takım senin son şansın Mustafa hoca. Bu saatten sonra dışarıda da içeride sana talep olmaz. Bundan sonra senin futbol kariyerinin en tepesindeki takımın adıdır Beşiktaş ve kıymetini bil. Ya şampiyon yaparsın Büyük Mustafa'nın Büyük Beşiktaş'ı olarak anılırsın... Ya da küçük suların küçük balığı olarak kalırsın
Ama görülen bir gerçek var ki bu ülke baştan aşağıya korkaklar ülkesi.
Mustafa Denizli sahaya yine değişik bir kadroyla çıktı. İdeal on bir denilen kavram Mustafa Hoca'nın kabul edebildiği bir gerçek değil. Her maçta yeni ve değişik bir kadronun sahaya sürülmesinin mantığı ne olabilir ki ? : İnceleyelim.
1) Hoca bütün futbolcularla iyi geçinmek ve onlara sevimli görünmek gibi mantık içinde olabilir.
2) Hocanın elindeki kadro o kadar iyidir ki hoca hiçbirinden vazgeçemez. Bir hafta O, bir hafta bu idare ediyordur.
3) Hoca kendi büyüklüğünü kavrayamayan küçücük düşünceler içerisindedir ki bunu da "Rakibe göre sistem-kadro oluşturmak " gibi genel ifadelerle açıklar
Bizce tamamı genel anlamda yanlış düşünce ve davranışlardır bunlar. Öncelikle her Takımın ideal bir 11'i olmalıdır. Sakatlıklar, kupa maçları, formsuzluklar dışında bu kadroda istikrar tabii kadroya inanıyorsan başarıyı getirir. Rakibe göre kadro ve sistem zırvalığına gelirsek. Bu düşünce'nin tamamı doğru ya da tamamı yanlış değildir. Elbette Konyaspor, Kocaeli ya da Barcelona, Milan'la ya da Arsenal'le oynarken farklı sistem ve taktik uygulayacaksın. Ama sen Beşiktaş'san, eğer, sen kendine '' Ben büyük kulübüm'' diyorsan Türkiye liginde oynayacağın maçlarda rakibe göre sistem,taktik ve kadroda oynama yapıyorsan ya sen denildiği kadar büyük kulüp değilsindir; ki Beşiktaş büyük kulüptür. Ya da bu işin hesabına kitabına girip, olaya tamamen duygusal bakıp! küçük bir hoca mantığını sahaya sürüyorsundur.
Beşiktaş büyüktür Mustafa Hoca sen kendi kafanı düzelt, korkma, cesur ol. Korkmamayı, takımına hücum oynatmayı kompleksi kafalara ve bu ülke futboluna sokan, rakip kim olursa olsun % 51 diyen sendin. Şimdi ne oldu ? Ne değişti de bu kadar korkak ve pasif bir kadroyla mücadele ediyorsun. Sanıyorum Denizli'de bitti, denizde... Sadece birileri sezon sonu kral çıplak diyecek hepsi bu...
Trabzon teknik adamı Ersun Yanal bu sezon oynadığı hemen hemen bütün maçlarda Yattara, Umut Bulut ve Gökhan Ünal'ı içeride- dışarıda cesurca yan yana oynattı ve lider. Peki Mustafa hoca ne yapıyor ? Defansını sağlam tutmak adına Cisse-Ernest ya da türevlerini yan yana oynatarak Nobre'yi ileride tek ve yalnız bırakıp, Bobo gibi bu takımda ölüsü oynayacak adamı kenarda bekletiyorsun. Peki sahaya sürdüğün kadro doğru ve işlevselse, yenik duruma düştüğün anda ya da takım mağlupken Bobo'yu sahaya sürmen nasıl açıklanabilir ki. Bu takımın direkt on birinde Bobo'da,Nobre'de ve formsuz değilse Holosko'da oynamalı hoca. Bu üçlüyü yan yana oynatma becerisini göstermelisin...Onların defansif, zayıf yanlarını tolere edecek bir kadroyu oluşturmak da bizim değil senin görevin. Çünkü Büyük Hoca olan sensin...
Bu takım senin son şansın Mustafa hoca. Bu saatten sonra dışarıda da içeride sana talep olmaz. Bundan sonra senin futbol kariyerinin en tepesindeki takımın adıdır Beşiktaş ve kıymetini bil. Ya şampiyon yaparsın Büyük Mustafa'nın Büyük Beşiktaş'ı olarak anılırsın... Ya da küçük suların küçük balığı olarak kalırsın
Ama görülen bir gerçek var ki bu ülke baştan aşağıya korkaklar ülkesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder