27 Mart 2010 Cumartesi

İKİ FARKLI BEŞİKTAŞ...


Lider Bursaspor'un dün yenilmesi başa oynayan diğer takımların bundan sonraki maçlarının önemini daha bir artırdı.Lakin görünen o ki Beşiktaş'ın bugünkü Eskişehir maçının önemini anlaması için ilk 20 dakikada 2-0 geriye düşmesi mi gerekiyordu acaba ?.Beşiktaş'ın ilk şutunu 22 dakikada atmış olması da bunun başka bir kanıtı olsa gerek.Bizce işin doğrusu ne dün Bursa'nın yenilmesi ne de ligin boyunun kısalması değil Beşiktaş'ın sorunu.Başta bu takımın Teknik adamının futbol kafa yapısı ve oyun sistemi, sahadaki oyuncu kalitesi ve genel kadro yapısı ve bu futbol oyununa bakış açılarıyla direk alakalı bir sorun.Yoksa Bursa yenilmiş,ligin sonu yaklaşmış bu değil sorun.
Açık açık yazalım.Bizim anlamadığımız şu.İlk 20 dakikada 2-0 geriye düşen Beşiktaş'ın oynadığı oyunla, bu dakikalardan sonra sahada oynadığı oyun arasındaki farkı yaratan sebep nedir?Bizce bunun iki açılımı var.
Birincisi Mustafa Hocanın geriye düştükleri dakikaya kadar oynatmaya çalıştığı sistemin geçerliliğinin olmaması...İkincisi iki farklı geriye düşülen dakikalardan sonra sahada sistemin yerine oyuncu insiyatifli(sistemsizlik) bir oyun kurgusunun sahaya yansıtılmaya çalışılması.Sorulması gereken soru şu.?Bu takım geriye düştükleri anda nispeten daha pozitif bir futbol oynayabilme yeteneğine sahipse bunu neden maçın başından itibaren sahaya yansıtamaz ki? Bu takımın kendi futbol kimliğini sahaya yansıtması için mağlup duruma düşmesi mi gerekiyor.?Kim ne derse desin ama bu konuda her yol Mustafa Hocaya çıkıyor.Mustafa Hoca sistemin değil sistemsizliğin adamı.Onun gibileri sistemle değil sistemsizlikle besleniyor çünkü.Korkan, silikleşmiş,mağlup duruma düşmekten korkan, önce gol yememeyi kendisine ilke edinmiş bir takımın teknik adamının adının Mustafa Hoca olması bizi fazlasıyla üzüyor.
Bu Takımın başında iki yıldır görev yapan Mustafa Hoca'yı 15 yıl sonra Beşiktaş Teknik adamı olarak nasıl hatırlayacağız acaba? Geçen yıl ki biraz da tesadüflerle gelen şampiyonlukla mı hatırlanacak Mustafa Hoca ? Başka ??? Bu ülke futboluna cesareti,kaybetmemeyi,oyunun inadına hücum yanını öğreten hoca bugünkü Mustafa Hoca'mı? Baharla birlikte fena halde yüreğimiz yanıyor.
Biraz da oynanan oyundan bahsedersek...Beşiktaş Mustafa hocanın elinde orta sahasız oynuyor.Takım ikiye ayrılmış.1) Defansif görevli oyuncular.Bunlar genellikle takım gol yememişse 7-8 kişiden oluşan hücumda hiç görülmeyen düz oyuncular...2) Hücum hattı oyuncuları...Hücum dediysek yanlış anlaşılmasın bir Bobo var ilerde.Biraz da ona yakın oynayan figüran oyuncular.Tello gibi,Nihat gibi...Top defans ve ön liberodaki oyunculara gelince vur topu ileriye...Şişir babam şişir...Sahanın ortasında bulunan Beşiktaşlı oyuncular geriden şişirilen bu toplara Filistinli gerillaların İsrail'in gönderdiği havan toplarına baktıkları gibi bakıyorlar.Beşiktaşlı oyuncular yakında boyun fıtığı falan olurlarsa hiç şaşırmam.Kenar yönetimi de bu topları izleyip duruyor.
Futbolculara zerre suç bulmuyorum.Bu takımın Hocası: Ne yapıyorsunuz siz ? demez mi futbolcularına.Kenarları kullanın,topu şişirmeyin,gelişigüzel orta yapmayın...pas atın...ayağa oynayın,göbekten delin oyun mesafesini daraltın...Oyun içinde yapılabilecek her şeyi bıkmadan inatla ve ısrarla defalarca deneyin demiyor mu? Mustafa Hoca söylemiyor, ikaz etmiyor demek ki...ve antrenmanda da çalışılmıyorsa kaçınılmaz son...Fenerbahçe maçlarında Guiza'yı, Beşiktaş maçlarında Bobo'yu seyrederken 3-5 defans oyuncunun arasındaki çabaları,halleri,çırpınmaları dokunuyor bize.
Biz Gökhan Zan'ı bu oyun anlayışından(top şişirmelerinden)dolayı sevmedik,sevemedik.Gerekirse Sivok'u ve formu son günlerde bariz şekilde düşen Ferrari'yi de sevmeyiz.Bu maçta 3 ayrı yerde oynayan ve sahaya her şeyini koyan İbrahim Toraman'ı da sınırlı yeteneğiyleUğur İnceman'ı,Ekrem'i ve 35 inden sonra oyun tekniğini geliştiren deli İbo'yu da emek ve çabalarından,akıttıkları terden dolayı dolayı sevmeye de devam ederiz.
Son Söz: Derdimiz takımımız Beşiktaş'ın, her şeye ve herkese rağmen kazanması,yada şampiyon olması değil.Takımımızın bir futbol kimliği ve kişiliğinin olması ve bunu Israrla mağlup,galip berabere fark etmez sahaya yansıtması.Bu takım her şeye karşın bu kadrosuyla daha pozitif ve daha yürekli oynayabilir.Bu korkmuş halinin tek sorumlusu da kesinlikle Mustafa Hocadır.İyi niyetinden,insani özelliklerinden,futbolculara yaklaşımından kendimize çokça iyi örnekler bulabileceğimiz Mustafa Hoca ya rağmen bu takım şampiyonda olabilir.Ama insan Mustafa Denizliye saygı duyarken teknik adam Mustafa hoca bir kaç yıldır sermayeden yemeye başlamış...Yazık...

27 Mart 2010

1 yorum:

  1. Yazdiklarina sonuna kadar katiliyorum... Rahmetli Vedat abide hep derdi, elinde maci koparacak iyi oyuncularin varsa her zaman onlarla baslarsin. maci kazanmak icin en iyi 11'ini hep bastan sahaya surersin ve kazanirsin derdi... Biz ise maalesef, dur bi bakalim, rakibi bi tartalim, yada yoralim mantigiyla genelde olk yarilari hep cope atiyoruz. sonra ikinci yari bir tane araya sikistirirsak ne ala... her zamanda papaz pilav yemez tabiki, en son 2-0'dan 3-2'ye gecen sezonun acilis macinda, antalya deplasmaninda erismistik yanilmiyorsam.. bir maci daha boyle kaldirabilirmiyiz bilmiyorum acikcasi... madem iyi oynayabiliyoruz, bastan oyle baslasak ya... zaten 2- 3 atinca defans yapmasini bilir bu takim...

    YanıtlaSil