10 Mayıs 2009 Pazar

3 kala lideriz

31. hafta sonunda neredeyse 15 haftadır kovaladığımız liderliği geri aldık. Önümüzde öyle 4 maç var ki tam bize göre. Ligden düşmemeye oynayan Ankaragücü ve Denizli ile deplasmanda Galatasaray'la içerde oynayacağız. Üstüne bir de FB ile kupa için kapışacağız ki onun önemi bizim için çok büyük. Yani Ağustos'ta başlayan oyunun sonu geldi çattı ve biz iki kupada kafaya oynayan tek takımız. Bunu 50 sene sonra kitapları açan çocukların da görmesi için kupaları almak gerekiyor o kadar.

Ankaraspor maçı hakkında söylenebilecek çok şey var aslında. Öncelike Ankaraspor'u yürekten tebrik ediyorum, müthiş futbol oynadılar. Amaçları sahada top oynamaktı en azından.

Bize gelirsek, maça Delgado-Yusuf ile başladık. Ancak gol pozisyonuna girme konusunda bu iki oyuncunun çabaları tek başına Holosko'nun çabalarından bile az. Yusuf topla birlikte 10 metre bile gidemiyor, Delgado zaten allahlık. Özellikle bu ikili sayesinde Beşiktaş 20 sene önce oynanan tarz futbolu oynuyor.

Fenerbahçe maçında tutuk görünen Ernst, bu maçta biraz daha olumsuz performans sergiledi. Yine iyiydi, ancak daha iyi oynayabildiğini de bu gözler gördüğü için kendimizi kandırmamamız gerekiyor. Cisse bölgesinde hava daha parçalı bulutlu. Sezon sonu gelsin de ayrılayım diye gün sayıyor kanımca. Transfer dönemi öncesinde özellikle Fransız kulüpleri tarafından kıskaca alınan Cisse, "talihsiz" bir sakatlık yaşamamak için "ayşecik" futbolu oynuyor.
2003'ün ardından ilk defa defans kurgumuzun oturduğunu düşünüyorum. Üstelik bu duruma rotasyonlar dahil. Ekrem-Kurtuluş-Toraman, Üzülmez-Ekrem, Gökhan-Zapo, Toraman-Sivok ve daha bir çok as yedek ilişkisi kurulabiliyor. Üstelik eksik olduğu zaman Sivok defansın önünde bile oynayabiliyor. Defans ve ileri uç konusunda takımın güçlü olduğuna inancım tamken, orta sahada yokları oynuyor. Cisse, Delgado, Yusuf, Serdar Özkan takımda yok gibi bir şey. Hadi belki Yusuf'u saymayabiliriz, kurtardığı maç sayısından yırtabilir ancak Yusuf da Mustafa Denizli gibi "taşıma su" adamları. Ligin yarısından sonra sezonu tamamlatmak adına yapılmış akıllı hamleler. Ama ben bu takımı yürekten seven biri olarak, yine bir İngiliz deplasmanında 5'den fazla gol yiyerek dönmek istemiyorsam, kanı hızındaki adamları damıtmam gerekiyor.

Holosko-Bobo'ya diyecek yok. Bu kadar orta saha zaafityeti olan bir takım için çok gerekli iki silah. Orta sahaya kuvvetli takviyeler yapılması durumunda Bobo gelecek sene gol sayısını iki katına çıkarabilir bana göre.

Tello için köşeli bir parantez açmak gerekiyor. Bu takıma gelen(tabiki yaşım itibatiyle) en iyi üç solaktan birisi. İlk geldiğinde bek oynarken, şimdi takımın ofansif olarak Yusuf'la birlikte iş yapan ikinci orta sahası, başka da iş yapan yok zaten.

Fenerbahçe maçından sonraki tramvanın üzerimizden atmamız için Ankaraspor ilacı çok iyi geldi. Moralimiz düzeldi. Ancak biz unutmuyoruz, geçtiğimiz bu yolları, çektiğimiz acıları, Fenerbahçe'ye Demirören'le birlikte kaybedilen 5 tane 2-1'lik maçı unutmuyoruz. Geçen senekinden düşük bir puanla şu an ligin zirvesinde olmamızın biraz da diğerlerinin beceriksizliğinden olduğunu biz çok iyi biliyoruz. Kendimizi kandırmayıp önümüzdeki seneler için yeni tohumlar ekmemiz gerektiğini de iyi biliyoruz. Yapılması gerekenlerin acilen yapılması gerekiyor, zira her attığınızın düşeş gelmediği zamanlar da gelecektir.

NOT: Gelecek sene daha rahat bir lig geçirebilmemiz, Avrupa'da en azından Şubat'ı görmemiz için çok önemli takviyeler yapmamız gerekiyor. Bununla ilgili gelecek günlerde ayrıntılı bir yazıyla tekrar görüşmek üzere.

1 yorum:

  1. Yusuf'un topla 10 mt. bile gidemediğini, 20 sene önceki futbolun sergilenmesinde başroldeki iki isimden birinin Yusuf olduğunu söylemişsin. Sonra, Yusuf'u, kurtardığı maç sayısından dolayı ayrı kefeye koymuşsun ama taşıma suyla ilişkilendirmişsin. Daha sonra da takımın ofansif olarak Yusuf'u Tello ile birlikte iş yapan iki orta saha oyuncusu olarak nitelendirmişsin va hatta başka da iş yapan yok zaten demişsin. Sence biraz acımasız ve tutarsız olmamışmı YUSUF açısından, Anka kardeşim?

    YanıtlaSil